Gören gözler için her şey çok açık.
İsrail Hamas'ı vuruyorum diye masumlara bomba yağdırıyor.
İnsanlığın umudu olarak ortaya çıkan Conigiller,İsrail'i haklı buluyor.
Bizim hükümet sadece " şiddetle " protesto ediyor.
Muğlak olan " Uluslararası toplumu " göreve çağırıyor.
Uluslararası toplum kim?
Amarika'nın patronluğundaki savaş lobisi..
Türkiye'nin yaptırım gücü yok.
Ama hükümetin işi var.
Suriye'yi hürriyete kavuşturmak için uğraşıyor.
Ortadoğu öteden beri bir muamma.
Çözebilmek
için tarihi çok iyi bilmek gerekir.Selçukluların bölgeye girişinden
başlayıp,Yavuz'un seferleri,birinci Dünya savaşı ve Osmanlı'nın
tasfiyesine kadar bütün tarihi sebep-sonuç ilişkisine göre ele almak
önemli.
Ve elbette İsrail'in devlet olarak bölgeye transferi,siyonizmin dünyevi ilişkileri bu süreçte analiz edilmeli.
Suriye
meselesi tek başına incelendiğinde ortada bir zalim diktatör,karşısında
" özgür suriye ordusu " şeklinde tasarlanmış bir algı var.
Halbuki İsrail-Mısır ilişkisi,Müslüman Kardeşler-Hamas beraberliği.El Fetih'in karşısına Hamas'ın çıkarılması ve gelinen nokta.
" Zalim diktatör Esed " algısı tek başına bu denklemi çözmeye yeter mi?
Bizim
Dışişleri Bakanlığımız " Hattı diplomasi yoktur,sathı diplomasi
vardır.O satıh bütün dünyadır " şiarı ile hareket etse de dar bir alana
sıkıştığımız bilinen bir gerçektir.
Bizim borumuz Suriye sathında ötmektedir.
Türkiye
2009-2010 döneminde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi olduktan
sonra manevra alanın suriye ile fikslemiş görünüyor.Dışişleri
Bakanlığı'nın internet sitesinde adeta Stratejik Derinlik kitabından
alıntılanmış gibi süslü kelimeler bulunsa da politikamızın gölgesi "
küresel satha değil bölgesel alana " tekabül ediyor.
"
Proaktif bir çalışma ile Birleşmiş milletlere katkı yapıldığı " iddiası
Mavi Marmara meselesinde yerle yeksan olmuşken süslü kelimeleri kim
dinler?
Biz
,askerimizin başına çuval geçiren komutana gözün üstünde kaşın var
diyemedik.El oğlu bir seks skandalıyla işini bitirdi.Gerekçe müthiş : Bu
olayda skandal seksin bizatihi kendisi değil bir CIA Başbakanının
deşifre oluşundaki gerçekliktir.
Anglosakson algıyı çözmeden de Ortadoğu anlaşılamaz.
Bilinen
bir şey vardır ki,o da şudur : Bizim Dışişlerimizin manevra alanı dar
bölgeye sıkışmıştır.İstanbul'un ( neden Ankara değil ) Birleşmiş
Milletler merkezi olması için mücadele eden Türk Dışişleri Bakanlığı bu
yolda epey yol katetmiş görünüyor.BM Nüfus ve Kalkınma Fonu,Doğu Avrupa
ve OrtaAsya Bölgesel Ofisi ve UNDP Özel sektör Merkezi'nin İstanbul'a
yerleşmesi sağlanmış.
Anlı-şanlı Habitat toplantılarından bölgesel ofislere yolculuk.
İşte bütün hikaye bu.
Bir kaç ofis ve elde var Suriye...
İsrail mi ?
One Minut onlara yeter.
O gün bugün bellerini doğrultamıyorlar zaten !!!